VİDEOBASKET

Pic 1

MERHABA

.

DEVAMI

basketbol videolarıvideo basketbol şut pas drill dril top sürme basketbol link basketbol web sayfaları basketball drill

HEYECAN, KAYGI VE STRES

HEYECAN
 
Futbolda heyecan vardır. Önemli maçlarda bu heyecan üst düzeyde yaşanır. Oyuncuların paslaşması, attıkları paslar ve şutlar, giriştikleri ikili mücadeleler, topla koşma ve sürmeler, aldatmalar ve engellemeler her zaman heyecan vericidir. Girişilen bütün eylemler seyirciler tarafından seyredilebilir olduğundan, seyircilerde de özdeşleşim yoluyla aynı heyecanlar yaşanır.
 
Heyecan futbolcuyu olumsuz yönde etkilediğine göre, bu olgunun futbolcunun maça çıkmadan önce en aza indirgenmesi gerekir. Buda antrenörün futbolcuya ve futbolcunun kendine yapacağı telkinlerle olur. Bu olgunun en aza indirgenmesi için, bu olguya neden olan faktörlerin bilinmesi gerekir.
 
Tecrübeli futbolcular, genç oyunculara oranla daha az heyecan algısı gösterebilirler. Genç, henüz yeni tecrübe sahibi olan futbolcular ise önemli bir maç öncesi daha çok heyecanlanabilirler. Büyük bir taraftar kitlesinin önünde oynamak, maçın önemi, kendisinden beklenen performans, hatta seyredenlerin arasında yakın akraba yada arkadaşlarının sırf onu seyretmek için geldiklerini bilmesi onlara karşı mahcup olmama düşüncesi bile futbolcuyu heyecanlandırabilir. Kısaca özetlersek; heyecan futbolcu için dezavantajdır. Bunu gidermek için, yukarıda belirtildiği gibi antrenöre büyük görevler düşmektedir. Antrenör gözlem yoluyla bu tip oyuncuları belirlemeli ve onları sakin, rahat bir biçimde maça hazırlamalıdır. (1)
 
KAYGI
 
Kişiler kendilerini aşırı çekingen, sinirli, gergin veya çok rahat hissedebilirler. Karşılaşmadan önce futbolcuların sahip oldukları kaygı düzeyleri, yarışmanın sonucuna ve karşılaşma sırasına performanslarına etki edebilir. Karşılaşma öncesi ve sonrasında futbolcuların sahip oldukları kaygı düzeylerini onların performanslarına ne kadar etki edeceği kişisel bir özellik gösterebilir. Futbolcuların kaygılarındaki farklılıklar oynadıkları pozisyon ve mevkilere göre de farklılık gösterebilir. Örneğin; hücum, orta alan, savunma, merkezi alanlar ve uç alanlarda oynayanlar birbirinden farklılık gösterebilir.
 
Futbolcuların duygusal durumları onların performansları üzerinde önemli etkilere sahip olmaktadır. Bu etkiler pozitifte olabilir negatifte. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, performansı ortaya koyanın değişik kaygı düzeyleri, bütün değişik beceri ve konu düzeylerinde aynı sonuçları meydana getirmez. Örneğin yüksek kaygı düzeyli bir forvet elemanı ile savunma elemanlarının performansları aynı düzeylerde etkilenmeyebilir.
 
Optimal kaygı durumu söz konusu olmadığında futbolcunun öz güveninde zedelenmeler olabilir ve futbolcu, futbolun gerektirdiği: baskı ve zorluklara karşı koymada güçlük yasayabilir. Örneğin; cesaret ve atılganlık gereken durumlarda düşük özgüven girişimlerde bulunmaya ve kaçınmaya neden olabilir. Birçok futbolcunun oynarken gereken sorumlulukları üstlenmek yerine bunu bir başkasına devretmeye çalıştıklarını gördüğünüzde bunun düşük özgüvenden ileri gelebileceğinden tahmininde bulunacağımız pek yanlış olmaz. (1)
 
KAYGININ PERFORMANSA ETKİLERİ

 Kaygı ve endişe, Sporcuyu psikolojik açıdan olumsuz etkiler. Organizma herhangi bir tehlike karşısında öncelikli olarak kendini koruma içgüdüsüyle ya ‘saldırır’ ya da ‘kaçacak’ bir eylemin peşine düşer. Bu davranışlar tamamen refleks davranışlar olup, bilinçli değildir.
 
Konsantrasyon Düşmesi
Aşırı kaygı ve endişe sporcuyu paralize eder. Bu durumda organizma tehdit altındadır. Kaslar gerilir, zihin bulanır, sporcunun duygusal durumu olumsuz ve bilinçsiz bir sürece girer. Bu durumda coşkudan, sakinlik ve huzurluktan söz edilemez. En profesyonel sporcular bile bu atmosferde ayrı şekilde davranabilir. Yalnızca bu şartlara hazırlanıp kendini eğitmiş olan sporcular, kaygı ve endişenin oluştuğu durumlarda performanslarını devam ettirirler. Dolayısıyla endişe ve kaygı, konsantrasyonu azaltan, körleştiren önemli bir ruhsal durumdur. Bir örnek verirsek, endişe içindeki bir sporcu kesinlikle rahat bir maç çıkaramayacak, belki önemli bir atışı kaçıracak, yine bir futbolcu zamanının çoğunu rakipten ziyade kendisiyle savaşarak geçirip gerçek performansını ortaya koyamayacaktır.
 
Panik
Kaygı ve endişe zincirinin ikinci halkası, sporcunun paniğe kapılmamsıdır. Bu durumda sporcular oyun disiplininden kopar, panik ve telaş içinde hata üstüne hata yaparak üstünlüğü rakibine kaptırır. Kaygı ve endişenin iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi teknik ve kondisyon; ikincisi ve daha önemlisi ise psikolojik olarak kendini yetersiz görmekten kaynaklanır.
 
Sporcunun kendini Oyuna Verememesi
Sporcu endişe ve kaygı içine girince panik durumunda olduğundan kendini oyuna yeterince veremez. Oyundan kopar ve yenilgiyi peşin olarak kabullenir. Belli istisnalar dışında da, toparlanmamsı çok zordur. Sporcu bu durumda oyundan koptuğundan daha fazla denemek istemez. Bir önce maçın bitmesini ister. Panikle başlayan durum, maçın ilerleyen bölümlerinde, isteksizlikten doğan bir duyarsızlaşma ve hissizleşmeye dönüşür. Bunu İdeal Performans Durumu’nun üçüncü bölgesinde düşünebiliriz. Oysa oyunda sporcunun yalnızca kendisi vardır.
 
Sürantrenman Durumu
Sporcu bu tür olumsuz bir durumla sık sık karşılaşıp bir türlü istediği performansı sergileyemiyorsa, üst üste gelen bu yüklemeler endişe, kaygı ve kızgınlık yaratarak sporcuyu kısır bir döngüye iter. Olumsuz geri beslemeler sporcunun motivasyonunu kırar ve bir kişilik çatışmasına neden olur. Sporcu bu tür çatışmalardan pozitif referanslarla ve hedeflerle çıkamazsa, çöküntü iyice büyür, yapılan spordan kopma ve nefret etme gündeme gelebilir. Böyle bir ruh halindeki sporcu kendisine ‘Nasıl?’ sorusundan çok, ‘Neden?’ ve ‘Niçin?’ sorularını sormaya başlayarak değer sistemini gözden geçirmeye koyulur.
 
‘Neden?’ ve ‘Niçin?’ sorusunu mümkün olduğu kadar sporcunun literatüründen çıkarıp, onun motivasyonunu ‘Nasıl?’ sorusuna koşullandırmak gerekir. Çünkü ‘Nasıl?’ sorusu sporcuyu olumlu yönde motive eder kendisini yeni arayışlara, yeni ufuklara yönlendirir. (2)
 
STRES
 
Stres değişik araştırmacılar tarafından farklı şekillerde tanımlandığından tam, açık ve berrak ortaya konulmayan bulanık kavramlardan biri olarak tarihsel bir süreç içinde karşımıza çıkmaktadır. Stres uyarıcı. Rahatsızlık verici ve tepki değişkeni olarak farklı şekillerde ortaya konmuştur.
 
Bazı faktörler futbolcuda stres yapabilir. Bu faktörler, bedensel stres faktörleri ve psikolojik stres faktörleri olarak ikiye ayrılabilir. Uykusuzluk, zihinsel yada bedensel yorgunluk, aşırı sinirlilik, hava ve iklim koşulları, özel yaşamdaki bazı olumsuzluklar, karşıt takımın durumu gibi ve bunlara eklenebilecek bir sürü faktör stres faktörü olarak etki edebilir.
 
Futbolcunun maç öncesi yaşadığı heyecan kaygı sonrada stres haline dönüşür. Buda futbolcuda tedirginlik, kendine güvenmeme, korku, panik ve benzeri psikolojik olgulara sürükler. Doğal olarak ta maç içinde kendine güvenmeyen oyuncu pas almaktan çekinir. Her an hata yapmaktan korkar, hatalı pas oranı fazlalaşır, ürkektir ve yere sağlam basamaz. Böyle bir oyuncunun o maçta başarılı olması beklenemez. Şartlar ne olursa olsun her oyuncu maç öncesi kafasındaki bütün düşünceleri silmeli ve maça rahat bir şekilde çıkmalıdır. (1)
 
     STRESİN PERFORMANS ÜZERİNDE ETKİSİ
 
Her insan belirli durumlarda kaygı duyar. Bu normaldir ve kendini koruması ya da ulaşması için gereklidir.
 
Ancak kaygı uzun süreli ve yoğun yaşandığında strese dönüşür. Kaygı, olayları algılama durumuna bağlı olarak farklı düzeylerde yaşanır. Bazıları kişilik özelliği olarak kaygı duymaya meyillidir. Bu kişilerin belirli durumlarda yaşanacak olan kaygıyı daha yoğun yaşadıkları görülmektedir.
 
Ayrıca duruma bağlı olarak yaşanan kaygının yaş ve tecrübe ile de ilgili olduğu bilinmektedir.
 
Bilindiği gibi stres organizmanın ruhsal ve bedensel olarak zorlanması sonucu ortaya çıkan bedensel, zihinsel psikolojik ve davranışsal rahatsızlıklar şeklinde ortaya çıkan durumdur. Milyonlarca insana bir anda coşku ya da hüzün yaşatabilen spor müsabakalarında başrolü oynayan sporcu da hem bedensel hem ruhsal olarak yoğun yüklenmeler altındadır. İstenen performansı sergileyebilmek için, uzun süreli antrenmanlara katlanmak zorundadır. Özel yaşamı dahil her hareketi kontrol altında tutulan sporcudan tek istenen kazanmaktır. Her yarışma sporcu için sosyal ve ekonomik açıdan büyük önem taşır. Böylesi bir ortamda sporcunun fiziksel özellikleri ne kadar mükemmel ve geçirdiği antrenman süreci ne kadar kusursuz olursa olsun başarıya ulaşması stresle başa çıkabilme yeteneğine bağlıdır.
 
Stres altındaki bir sporcuda şu değişiklikler görülür.
 
Fizyolojik olarak kan basıncını (tansiyon arteriyel), kas gerginliği(gerim/tonus) ter bezi faaliyetlerinin ve kalp vurum sayısının (pulse/nabız)arttığı görülür. Solunum (respirasyon) sıklaşır ve gözbebeklerinde büyüme olur. Beyine ve kaslara daha fazla oksijen gerektiği için kanda alyuvarlar (eritrosit) sayısı artar, iç organlardaki kan miktarının azalması nedeniyle sindirim yavaşlar, zihinsel olarak dikkat azalır, algılamada yanılgılar ve unutkanlık görülebilir. Psikolojik olarak güvensizlik hisseder, huzursuz ve karamsardır, yetersizlik duygusuna bağlı olarak korku başlamıştır. Bütün bunlar antrenman veya yarışma sırsında sahip olduğu performansı sergileyememesine neden olur. Konsantre olamaz, koordinasyon bozulur, teknik ve taktik hareketlerde hatalar sergiler.
 
Sporcuların kişilik özelliklerini iyi bilen bir antrenör, sporcunun bu durumunu hemen tespit edebilir ve stresle başa çıkabilmesi için yardımcı olur. Aksi halde kendisi de sporcunun beklenmedik hataları karşısında acımasıza eleştirip normal performansını gerçekleştireceği beklentisiyle oyun içinde tutmaya devam edecektir. Bu da sporcunun stresinin artmasına neden olur.
 
Stresle başa çıkma yolları arasında insanlar en çok önerilen fiziksel egzersizler sporcuda stresin kaynağı olduğu içi geçerli değildir. Bunun yerine doğru nefes alma egzersizleri biyolojik geri bildirim, otojenik gevşeme, progresif gevşeme uygulamaları ve pozitif düşünmeyi sağlayacak zihinsel çalışmalar yapılmalıdır. (3)
 
 
         Kaynaklar
1.      ÖZTEMÜR Tarık, ‘Futbolda Yedek Kalan Oyuncuların Psikolojik Yönden Değerlendirilmesi’, yayınlanmış bitirme tezi, ( İstanbul / 2005 ), s. 3-5.
2.      BİÇER Turgay, ‘Doruk Performans’, 3. baskı, Beyaz, yayınları, (İstanbul/1998), s. 72, 73, 77, 78, 104.
3.      YILDIRIM Hakan, ‘Futbolcuların Hakem Kararlarına Verdikleri Tepkiler’, bitirme tezi, (İstanbul/2005).

Architects & Planners

Pic 6

Even more websites all about website templates on Just Web Templates.

more

Success Stories

Pic 7

If you're looking for beautiful and professionally made templates you can find them at Template Beauty.

more

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol